Cuma, Eylül 18, 2009

Neymiş efendim? Yarası olan gocunurmuş..


Bu hayatta olmaz olmaz demeyeceksin.Olur olur çünkü..Başlıktaki gibi arkadaşlar,yarası olan gocunur..Hani kemik mi atıyoruz havlıyorsun yoksa uyuz mu oldun kaşınıyorsun bilemiyorum derim ben buna.Köpeklerden başladım yazıya..Napalım hayvanlardan gidiyoruz işte bu gece..Kendine hayvan olmayı yakıştırana zaten boynumuz kıldan incedir bizim.Anca havlar ya da vik viklerler zaten..Bende hayvan sever bir insanım uzaktanda olsa napayımmmm..Ama veteriner değilim üzgünüm.. (:



Sizlerle bir hikaye paylaşmak istiyorum.Çok güzel..



Bir padişah, bir iki vezirini ve diğer erkandan birkaçını yanına alarak payitahta (başkente) yakın yerleşim merkezlerinde bir gezintiye çıkmıştı.Payitahttan ayrılıp bir kaç saatlik bir yol katettikten sonra yolları üzerindeki bir nar bahçesinin kıyısında dinlenme molası verdiler.Olgunlaşmış, tam kıvamını bulmuş olan narlar insanın iştahını kabartıyordu.Padişah bahçe içinde çalışmakta olan yaşlı bir adamı yanına çağırdı sordu:

- Bu güzel nar bahçesi kimin?

- Bu nar bahçesi benimdir efendim, babamdan miras kaldı

- Oğlun, uşağın var mı?

- Allah bize oğul uşak vermedi efendim, bir karı kocadan ibaret iki kişilik bir aileyiz

- Peki ben de bu ülkenin hükümdarıyım, şuradan bir nar şerbeti sıksan da içsek

İhtiyar "başüstüne" dedi ve hemen gidip bahçe içindeki kulübeden kalaylı, tertemiz bir tas getirdi.En yakındaki ağaçtan iki nar kopardı ve sıktı.İki nar tam bir tası doldurdu Padişah içti ve çok beğendi.Bütün vücuduna bir zindelik ve ferahlık yayılmıştı.İhtiyar çif çi padişahın beraberindeki herkese sırayla nar şerbeti ikram etti.Padişah ve adamları bedenlerinin kazandığı bu zindelikle biraz yol almak için ihtiyara veda edip yola koyuldular.Yolda şeytan padişahın kafasını karıştırmaya başladı "Madem birer ayakları çukurda olan bu yaşlı karı-kocanın mirasçıları yok, ne yapacaklar böyle güzel nar bahçesini, karşılığında bir kaç kuruş verip de bu bahçeyi ellerinden alayım" diye düşündü.Padişah ve adamları akşama doğru geri dönerlerken aynı bahçenin yanında yine konakladılar.Padişah ihtiyardan bir tas daha nar şerbeti yapmasını istedi.İhtiyar sabahki kadar candan ve gönülden olmasa da bir tas nar şerbeti yapıp sundu.Fakat padişah bu defa nar şerbetinin tadını pek beğenmedi.Sabahkine hiç benzemiyordu.Sordu:

- Baba ne oldu böyle, bu nar şerbeti sabahki ile aynı nardan değil mi? Bunun tadı hiç de hoş değil?

- Aynı nardan evlat, aslında tadında da bir değişiklik yok, asıl değişen sizin kalbiniz.Tebaanızın malına göz koydunuz, bunun için de narların tadı değişti.



Kalp değişince böyle oluyor işte..İnsanoğlu değişen kalbinin farkında olmadan armut ile sapını ayıramıyor..Allah başka dert vermesin diyorum..:)

Ve son olarak köpeklerle başladığımız için - ayıp olmasın- köpeklerle bitiriyorum..
Anemi grubuna aittir..Cuk oturtturur..(:

"Köpekler için üzülmeye değmez, köpekler burunlarının dibinde bile olsa renk körü oldukları için gökkuşağının o güzel renklerini göremezler. biz de zamanında köpeklere gökkuşağının renklerini gördüğümüzü anlatmaya çalıştık ama hiç bir köpeği inandıramadık..."

Heee..Dipnot eklemek moda oldu ya, bende ekleyeyim :D Bilinen süre zarfında kurda kuzuya küfretmekte tasdiklenmiş bir iltifat sayılmış meğer..Nasıl bir hazdır artık bilemem..Bana da küfredilsin,sonra meee mee...Hayvandan değilde,insan olan hayvandan korkucaksın kardeşşş...Zira tüm pislikler onlarda..;) Ve yazılarımı dört gözle bekleyip okuduğunu bilmiyordum:D Ah..Bilseydim bu kadar koyan şeyler yazarmıydım be güzelim? Cık cık cık..

Sevgiyle kalın efendim tabi insan gibi insan olanlara diyorum...: )












2 yorum: