Cumartesi, Haziran 27, 2009

Hep Aynı Erkeği Sevmek İsterdim

Hep Aynı Erkeği Sevmek İsterdim

Ahmet Altan’ın ‘Hep Aynı Kadını Sevmek İsterdim Ben…’ başlıklı pazar yazısından sonra düşündüm de ben de hep aynı erkeği sevmek isterdim doğrusu. Bir ömür boyu hiç bıkmadan, coşkuyla, tutkuyla ve saygıyla…
‘…Sigara dumanlarının yoğunlaştığı, erkeklerin sarhoşluğun gevşekliğine teslim olmaya hazırlandığı gece yarılarında meyhanelere giderseniz, orada donuklaşmaya başlamış gözlerinde tuhaf bir kederin belirdiği adamlar görürsünüz, çatallaşmış bitirim seslerinde bir kırılma duyulur, eski bir şarkıyla birlikte önce sessizleşip sonra unutulmayan bir sevgiliyi anlatmaya koyulurlar.
Sevmişlerdir.
Hep aynı kadını sevmişlerdir.
Hep aynı hayali içlerinde yaşatmışlar, hiç okumadıkları kitaplardaki gibi bir aşk özlemişlerdir hep.
Hep aynı kadını sevmek isteriz biz.
Hep aynı kadını severiz.’demiş, Ahmet Altan. Hepimiz bu istekle yanıp tutuşurken neden acaba aynı kadını ya da aynı erkeği sevmeyi bir türlü başaramayız. Doğumla ölüm arasındaki o kısa çizgiye kaç aşk sığdırılabilir ve neden her son başlangıç kadar iyimser olmaz ki! Gidişler de önemlidir işte gelişler kadar.
Eski bir şarkıyı duyduğunuzda unutulamayan sevgiliyi düşünmek ve dalıp gitmek anılara nasıl da değerlidir oysa. Eğer gerçekten sevmişseniz, ayrılsanız da aynı berraklıkta yoklama çeker hatıralarınız size. Acınızın bile bir asaleti, bir zarafeti vardır. Öfkeniz, hiçbir zaman nefrete dönüşemez; siz unutmak için nefret etmeyi deneseniz de. Öyle bir anı, hem de öyle bir anda kalp omuzlarına çöker ki gitmesini isteseniz de ‘git!’ diyemezsiniz.
Evet, düşündüm de hep aynı erkeği sevmek isterdim ve hep aynı erkek tarafından sevilmek isterdim ben.



Binnur Edisan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder