Pazartesi, Ağustos 17, 2009

17 Ağustos 1999/2009 Yıkılan Hayatlar ..

http://imggaleri.hurriyet.com.tr/LiveImages%5CFoto%20Haber%5C17%20A%C4%9Fustos%20Depremi%5C01.jpg


1999 Gölcük Depremi, İzmit Depremi, Marmara Depremi ya da 17 Ağustos 1999 depremi, 17 Ağustos 1999 sabahı, yerel saatle 03:02'de gerçekleşen, Kocaeli Gölcük merkezli deprem. Mw ölçeğine göre 7,5 büyüklüğünde gerçekleşen deprem, büyük çapta can ve mal kaybına neden olmuştur.

17 Ağustos depremi, tüm Marmara Bölgesi'nde, Ankara'dan İzmir'e kadar geniş bir alanda hissedildi. Resmi raporlara göre, 17.480 ölüm, 23.781 yaralı oldu. 505 kişi sakat kaldı. 285.211 konut, 42.902 işyeri hasar gördü. [3] Resmi olmayan bilgilere göre ise yaklaşık 50.000 ölüm, ağır-hafif 100.000'e yakın yaralı olmuştur. Ayrıca 133.683 çöken bina ile yaklaşık 600.000 kişiyi evsiz bırakmıştır. Yaklaşık 16 milyon insan, depremden değişik düzeylerde etkilenmiştir. Bu nedenle Türkiye'nin yakın tarihini derinden etkileyen en önemli olaylardan biridir. Deprem gerek büyüklük, gerek etkilediği alanın genişliği, gerekse sebep olduğu maddi kayıplar açısından son yüzyılın en büyük depremlerinden biridir.



Bu Vikipedi den alıntıladığım deprem hakkında kayıtlara geçen ve hepimizin bildiği sonuç.


10 sene geçti aradan..10..Dile kolay..Ve inanırmısınız bilmem her yıl bu gece o geceyi düşünerek içimi bir korku kaplar.Aynen şuanda olduğu gibi..Çeşitli şeyler yazıldı çizildi hep o gece hakkında.Hatta öyle iğrenç uydurmalar öyle aptalca depremi bile işlerine alet edenler olduki..

---


10 yıl önce o günün akşamı,annem babam ablalarım kardeşim yemek yerken ufacık birşeye o kadar çok gülmüştük ki,gözümüzden yaş gelinceye kadar yani.Sonra ufacık bir köpek geçti sokaktan ama feci uluyor.Hepimiz camlardaydık Allah Allah diye..Aslında ben böyle batıl şeylere inanmam ama o gün öyle denk geldi işte..Neyse,evimizi genişletiyorduk o sıra.Ablamla ben yemekten sonra ve gece 2 ye kadar eşyaları düzenlemek için durduk.Evin inşaat kısmında daha pencerede olmadığı için hırsız gelmesin diye suntayla kapatıyoduk ama açık olan kısım var ve ordan dışarsını görebiliyosun..Biz saat 2 gibi yattık ablamla.Ranzada yatıyoruz o aralar ve ranzada yatanlar bilirler en ufacık etkide sallanırlar.Bizimkide yalama olmuştu o ara zangır zangır titriyodu dokunsan..2 ranza var karşılıklı.Ben üste aşağıda erkek kardeşim altta diğer ranzanın üstünde küçük ablam altında da büyük ablam yatıyor..Yattığımızla kalktığımız bir oldu tabi.Aman Allahım bu ne sallantı.Annemin çocuklar kalkın kıyamet kopuyo sözlerini duyuyorum.Evet bu kıyamet gibi birşey olmalı yer yerinden oynuyor.Annem dua etmeye başladı bir yandan büyük ablam küçük kardeşimi kucaklayıp oturma odasına götürdü.Benim gözüm o an suntanın açık kaldığı ve dışarsının göründüğü yerden baktığımda bembeyaz olduğunu farkettim inanamadım.Duyduğum çığlıklar ve bi kaç düşüş sesinin birilerinin balkon ve pencerelerden atladığını belli ediyordu malesef.O an elimi tuttu ablam ve hızla aşağı çekti.Küçük ablam sarsıntıdan inemedi aşağı ben kardeşimin yanına geçtim.Sanki durur gibi oldu ama bu sefer dairesel bir biçimde döndürmeye başladı.Ben kafamı tutuyor ve Allahım ne oluyor diye idrak etmeye çalışıyordum.Kardeşim ağlıyor bende ağlıyorum.O an eski sürgülü kapmızı açtım.Şanslıydıkki açıldı..Salak ben..O an ki psikoloji işte.Terlik giyme sevdasına ışık olmayınca acaba bu çifti mi diye bakınıyorum bide.Hoş annemin sigara arama telaşını düşünürsek normal karşılıyorum o heyecanda..Merdivenlerden yarı çıplak insanların indiklerini görünce kendime geldim.Hepimiz çıktık dışarı ve en arka biz inmişiz.Sokağı bu kadar kalabalık görünce bunu kavradım.Akrabaların birbirini kontrol etmesi vs derken günün ışımasını bekledik.Cesur yürek ablam eve girdi haberleri izlemeye.O ve babam hariç zaten 10 gün boyunca kimse evde yatmadı.Haberde izlediklerimiz yüreklerimizi dağladı.Özellikle depremden 1-2 ay sonraydı sanırım İstanbula gittiğimizde Yalova dan geçerken neredeyse sahildeki evlerin hiç kalmadığını gördük.Çoğu evin iskelet şekli belli ama yoklar..yoook..İçim acıdı..Tanıdığım kişilerden yara alanlar ve hayatlarını kaybedenler oldu.Ve buna neden olan etkenlerin çoğu yine insan hatalarıydı!İnsanların çaldığı malzemelerden yapılan evler binlerce insanların canına mal oldu..Deprem elbet doğa olayı ama neden bir Japonyada bu şiddette bir depremde yaralar yada az hasarlarla atlatırken biz ağır bedeller ödüyoruz?Neden canımızı bir hiç gibi görüp cebimizi doldurmaya hayatın anlamı olarak görüyoruz?

Ahh..Ah bu bizim insan hayatını ucuz görmemizin acizliği!


Dilerim bu acılar bir daha yaşanmaz..Dilerim bunlardan ders alırız...

Tüm ülkemize ve bu acıyı yaşayanlara geçmiş olsun diyorum tekrar..Ve başımız sağolsun.

4 yorum:

  1. Yeni teman hayırlı uğurlu olsun. Bu yazını beğendim. Dileriz tekrar yaşanmaz...

    YanıtlaSil
  2. Ailem Sakarya'da ben Ankara'daydım o gece. Radyodan "Sakarya diye biee şehir yok artık" cümlesi ile neye uğradığımı şaşırmıştım. 6 saat boyunca ailemin yok olduğunu düşündükten sonra seslerini duyunca ne kadar şanslı olduğumu hissettim.
    10 yıl önce aldığımız dersleri alamıyoruz malesef. Yine kaldığımmız yerden devam ediyoruz herşeye..
    Mervem ellerine sağlık

    YanıtlaSil
  3. Depremde yakınlarını kaybeden herkesin başı sağolsun..Deprem ülkesiyiz biraz daha dikkat edilmesi gerekiyor..Bunda da müteahhitlere iş düşüyor..Yapıları sağlam olsa bu kadar acı yaşanmaz.Tek bu değil halkımızında bilinçlentirilmesi gerekiyor..Eksikler çok, umarım bu eksikler giderilir, bu da devlete bağlı..Devlet gerekli önlemleri almalı..Sevgiler..

    YanıtlaSil
  4. Çabuk unutan bir milletiz.Kötü şeyleri hemen unutuyoruz.İyilikleri ise bin kez gündeme getirebiliriz.Herşeyde böyleyiz.Ve bu bize her zaman çok ağır bedeller ödetiyor.Umarım umarım umarımm..Akıllanırız..Umarım sağlamlaşırız..Tekrar geçmiş olsun...

    YanıtlaSil